Nöroborreliosis (Lyme hastalığı)

Lyme hastalığı (Borreliosis) nedir?

Lyme hastalığı Borrelia burgdorferi isimli bir spiroket tarafından oluşturulan mikrobik bir hastalıktır. Bu mikrop bir kene tarafından insanlara bulaştırılmaktadır. Hastalık her ne kadar kene ile bulaşsa da, hastaların yarısından fazlasında kene ısırığı öyküsü alınamamaktadır.

Lyme hastalığının belirtileri nedir?

Lyme hastalığı birçok organı etkileyebilmektedir. Bu organlar içinde deri, eklem, kalp, beyin, omurilik, periferik ve kraniyal sinirler sayılabilir. Her hastadaki belirtilerin farklılık gösterebilmesinin yanı sıra, Amerika ve Avrupa tipi lyme hastalığının belirtileri de birbirine benzemeyebilir.

Hastalık bulaştıktan kısa süre sonra, hastaların yaklaşık olarak beşte birinde akut belirtiler ortaya çıkar. Akut belirtiler içinde kene ısırığının olduğu bölgede döküntü (eritema migrans, yukarıdaki resim), ateş, kırgınlık, baş ağrısı, lenf bezlerinde şişme (lenfadenopati), kalp ritminde bozulma, eklem ve kas ağrısı gibi belirtiler bulunur.

Lyme hastalığı özellikle geç dönemde nörolojik belirtiler verir. Bu duruma Nöroborreliosis adı verilmektedir. Bu belirtilerin ortaya çıkışı genellikle, kene ısırığından sonra geçen ilk üç ayda gerçekleşmektedir.

Lyme hastalığının nörolojik belirtileri içinde beyin ve omurilik enfeksiyonu (ensefalomiyelit), sinir köklerinin iltihaplanması (meningoradikülit, Bannwarth sendromu), periferik sinirlerin hasarlanması (polinöropati), yüz siniri felci ve menenjit sayılabilir.

Nöroborreliosis teşhisi nasıl konur?

Nöroborreliosis teşhisi için öncelikle merkezi sinir sistemine lyme mikrobunun girip girmediğine bakılması gereklidir. Bunun için en sık kullanılan yöntem beyin omurilik sıvısında (BOS) mikroba yönelik antikorların ELISA yöntemi ile testidir. Bu testin ucuz olması ve yanlış negatiflik (Aslında hastalığın olmasına karşın testin negatif çıkması durumu) oranının düşük olması tarama testi olarak kullanılmasına imkan vermektedir. Buna karşın bu testin yanlış pozitiflik (Aslında hastalığın olmamasına karşın testin pozitif sonuçlanması durumu) oranı yüksektir. Gerçekten de, sağlıklı kişilerde yapılan çalışmalarda ELISA testinin serumda %5-20 oranında pozitif sonuçlanabildiği gösterilmiştir. Bu nedenle, sadece ELISA yöntemi ile bakılan pozitif sonuçlara bakılarak nöroborreliosis teşhisi konmamalıdır. Yanlış pozitiflik ihtimali nedeni ile, ELISA testi pozitif sonuçlanan hastalara ayrıca, Western blot yöntemi ile antikor tayininin tekrarlanması gereklidir.

Avrupa Nöroloji Dernekleri Federasyonu (EFNS) Lyme Nöroborreliosis hastalığının teşhisi için 2010 yılında aşağıdaki üç kriterin varlığını şart koşmuştur:

  1. Nöroborreliosis ile uygun nörolojik bulguların varlığı,
  2. Beyin omurilik sıvısında (BOS) sentezlenen Borrelia burgdorferiye spesifik antikorların varlığı,
  3. BOS’ta hücre bulunması.

Nöroborreliosis için daha spesifik testler var mı?

Mikrobik hastalıkların beyin ve omurilikte olup olmadığını gösteren en spesifik testler; mikrobun beyin omurilik sıvısında (BOS) DNA’sının varlığına bakıldığı PCR (Polimeraz zincir reaksiyonu) ve kültür testleridir. Lyme mikrobunu gösteren PCR testi ile yapılan çalışmalar, BOS PCR’ın akut dönemdeki hastaların sadece üçte birinde, kronik dönemde ise sadece dörtte birinde pozitif sonuç verdiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenlerden ötürü, PCR testinin kullanımı yaygınlaşmamıştır.

BOS kültüründe üreme ise sadece 6 haftadan erken dönemde ve az sayıda hastada mümkün olmaktadır. Bu nedenlerle, BOS kültürü ve PCR testlerinin negatif sonuçlanması hastalığın olmadığı anlamına gelmemektedir. Bu durum enfeksiyon başlangıcından 6 haftadan daha uzun süre geçmiş olan hastalar için özellikle geçerlidir.

PCR ve kültür testleri dışında mikroskop testi, CXCL13 düzeyi, antijen saptama, immün kompleks, lenfosit transformasyon testi, kist formasyonu ve lenfosit belirteçleri gibi testler de bulunmaktadır. Ancak bu testlerin nöroborreliosis düşünülen hastalarda rutin kullanımını geçerli kılacak kadar bilimsel kanıt henüz mevcut değildir.

Nöroborreliosis multipl skleroz (MS) ile karışır mı?

Multipl skleroz (MS) tipik olarak ataklar ve düzelmeler (relaps ve remisyon; RRMS) ile seyreder. Bu klinik seyir nöroborreliosis için geçerli değildir.

Bir enfeksiyon hastalığı olan nöroborreliosis tedavi edilmediği takdirde, arada düzelme dönemleri olmadan, giderek kötüleşen nörolojik bulgulara neden olur. Ayrıca nöroborreliosisin en sık bulgusu olan polinöropati, menenjit ve ensefalit de MS’de izlenmez.

Nöroborreliosiste hastaların beyin omurilik sıvılarında (BOS) hücreler bulunur ve protein düzeyi de sıklıkla yüksektir. Bu durum MS hastalarında çok nadir olarak izlenmektedir.

MS’li hastaların beyin MR’larında izlenen lezyonların yerleşim yeri, şekilleri, kontrast tutma şekli gibi özellikleri de MS’in nöroborreliosisten kolayca ayırılmasını sağlamaktadır.

Son olarak, enfeksiyon hastaları bağışıklık sistemini baskılayan tedaviler ile düzelmezler, aksine kötüleşirler. MS düşünülerek kortizon tedavisi verilen ve beyin lezyonları düzelen veya kontrast madde tutulumu ortadan kalkan hastalarda da lyme hastalığı işin doğası gereği dışlanabilir.

Yukarıdaki nedenlerle, iyi bir nörolojik muayene ve beyin MR görüntüleme bulguları ile MS’in lyme hastalığı ile karışma olasılığı son derece düşüktür.

Nöroborreliosis ile MS’in karıştırılabileceği nadir durumlar arasında, az lezyonlu birincil ilerleyici MS hastaları, lyme hastalığının olduğu bölgelerde yaşayan, kene ısırığı öyküsü olan ve bunu takiben nöroborreliosis ile uyumlu nörolojik bulgular ortaya çıkaran ve BOS bulguları normal olmayan hastalar sayılabilir. Sadece bu grupta lyme mikrobunun araştırılması önerilebilir.

Nöroborreliosis amiyotrofik lateral skleroz (ALS) ile karışır mı?

Nöroborreliosiste sadece motor nöron tutulumu görülmez. ALS hastalığı ise sadece motor nöronların tutulduğu ilerleyici bir hastalıktır.

Lyme nöroborrelisisin tedavisi nasıl yapılmaktadır?

Bu konu ile ilgili olarak Avrupa Nöroloji Dernekleri Federasyonu (EFNS) aşağıdaki önerilerde bulunmuştur. Buna göre; periferik nöropati veya menenjit hastalarında başlangıcı 6 haftadan daha kısa ise 14 gün boyunca ağızdan alınan doksisiklin veya damardan alınan seftriakson antibiyotik tedavileri verilebilir. Başlangıcı 6 haftadan daha uzun, merkezi sinir sistemi tutulumu olan hastalarda ise seftriakson tedavisi 3 haftaya uzatılmalıdır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR

Multipl skleroz (MS)

Menenjit

Ensefalit

Beyin iltihabı

Beyin omurilik sıvısı (BOS, bel suyu) incelemesi